22 Mayıs 2016 Pazar

Din Ahlakı İnsanların Kibirli Olmalarını Engeller

Kuran'ın pek çok ayetinde Allah tevazuyu ve alçak gönüllü olmayı emreder, büyüklenmeyi ve böbürlenmeyi sevmediğini bildirir. Dolayısıyla bir mümin için tevazulu olmaktan başka alternatif yoktur.
Ancak din ahlakını yaşamayan bir insandan tevazu beklemek de anlamsızdır. Bu tür insanlar bilgilerinden, mallarından, mevkilerinden, zekalarından, kültürlerinden ve sahip oldukları herşeyden büyüklüğe kapılırlar ve diğer insanları küçük görürler. Bulundukları ortamda her zaman en seçkin, en farklı, en akıllı, en güçlü, en üstün ve en dikkat çeken kişi olmak isterler. Bir gün ölümün mutlaka geleceğini ve sahip oldukları herşeyi bu dünyada bırakacaklarını, övündükleri bedenlerinin, güzelliklerinin toprak altında çürüyeceğini akıllarına dahi getirmezler. Bu insanlar için geçerli olan değer, gururdur. Gurur onlar için adeta bir şahsiyet ifadesidir.
Gururları yüzünden kimseye gerçek anlamda sevgi ve saygı gösteremezler, çünkü bunu da gurur konusu olarak görürler. Başkalarından sevgi, saygı beklerler ama kendileri bunu yaparlarsa küçüleceklerini düşünürler.
İşte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız.(Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir. (Kasas Suresi, 83)
Din ahlakını yaşamayan insanların hayatları "ben" merkezlidir. Her zaman diğer insanlara hükmetmek isterler, herşeyin en doğrusunu düşündüklerini zannederler, her fırsatta diğer insanları ezmeye, aşağılamaya çalışırlar. En önemlisi de bu tür insanlar istisna değildirler, bilakis din ahlakının yaşanmadığı bir toplumda oldukça yaygındırlar.
Kuran'da kibir konusunda çok hassas bir ölçü verilmiştir
"Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin." (İsra Suresi, 37)
Bir başka ayette de, Allah şu şekilde öğüt vermektedir.
"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez " (Lokman Suresi, 18)
Din ahlakını yaşamayan bazı insanlar, "ben mütevazi bir insanım, bu tanıma girmiyorum" diyerek kendilerini kandırabilirler. Ancak Kuran'da bildirilen, hayatın her anına, kişinin tüm davranışlarına yansıyan bir tevazudur. Kendisi ve sahip oldukları da dahil, herşeyin sahibinin ve onları var edenin Allah olduğunun, herşeyin Allah'ın bilgisi ve dilemesi dahilinde gerçekleştiğinin bilincine varmış insanların tevazusudur. Bu insanlar da ancak müminlerdir. Din ahlakından habersiz bir insan, müminlerin ahlak ve bakış açısından çok uzak bir yapıya sahip olduğundan gerçek anlamda bir tevazuyu yaşaması mümkün değildir. Kuran'da bildirildiği şekilde yaşanmadığı sürece, gösterilen tevazu, bir gösteriş, riyakarlık ya da eziklik psikolojisinden öteye gitmeyecektir.
Herkesin kibirli olduğu bir toplumun ne derece çekilmez ve azap dolu bir ortam olduğu açıktır. Büyüklenmekte, bencillikte, zalimlikte elindeki imkan ve fırsatlar ölçüsünde hiçbir sınır tanımayan insanların oluşturduğu bir toplumla, herkesin birbirine tevazulu ve alçak gönüllü davrandığı bir toplum arasındaki uçurum din ahlakının gereği gibi yaşanmamasından kaynaklanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder