22 Mayıs 2016 Pazar

Din Ahlakı Yaşanmadığında Stres Kaçınılmazdır

İnsanlar arasında çok yaygın olarak görülen ve "çağın hastalığı" olarak adlandırılan "stres" psikolojik kökenli bir rahatsızlıktır. Korku, güvensizlik, umutsuzluk, aşırı heyecan, işten çıkarılma korkusu, sağlığını veya yakınlarından birini kaybetme kaygısı gibi duyguların bedende oluşturduğu genel bir gerilim durumudur.
İnsanlar strese girdikleri zaman, vücutları buna tepki gösterir ve alarma geçer. Vücutta çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar başlar. Vücut kandaki adrenalin seviyesini yükseltir, enerji tüketimi ve vücut reaksiyonları maksimum seviyeye çıkar, şeker, kolesterol ve yağ asitleri kana bırakılır, ayrıca kan basıncı artar ve kalp atışı hızlanır.
Özellikle kronik stres çok büyük zararlara sebep olabilir, vücut fonksiyonlarını değiştirir. Stres nedeniyle vücuttaki adrenalin ve kortizon miktarı normal olmayan bir şekilde yükselir. Glikoz beyne yönlendirildiğinde kolesterol miktarı yükselir, bu da vücut için tehlike anlamına gelir. Kronik stres; kalp hastalıkları, hiper tansiyon, ülser, depresyon, solunum hastalıkları, egzama ve sedef gibi deri hastalıkları ve diğer birçok sağlık problemleri ile bağlantılıdır.
"Stres ve stresin doğurduğu gerginlik ve ağrı arasında önemli bir ilişki vardır. Stresin sebep olduğu gerginlik damarların daralmasına, kafanın belirli bölgelerine giden kan akımının bozulmasına ve o bölgeye giden kanın bir hayli azalmasına yol açar. Diğer taraftan bir dokunun kansız kalması doğrudan ağrıya sebep olur. Çünkü muhtemelen bir taraftan gergin dokunun daha çok oksijene ihtiyaç göstermesi, diğer taraftan dokunun zaten yetersiz kanla beslenmesi özel ağrı alıcılarını uyarır. Bu arada adrenalin ve noradrenalin gibi stres sırasında sinir sistemini etkileyen maddeler de salgılanmış olur. Bunlar da doğrudan veya dolaylı olarak kasların gerginliğini artırır ve hızlandırır. Böylece ağrı gerginliğe, gerginlik kaygıya, kaygı da ağrının şiddetlenmesine yol açar." (Acar Baltaş, Zuhal Baltaş, Stres ve Başa Çıkma Yolları, s. 162)
Ancak stresin yol açtığı en ciddi hastalıklardan birisi kalp krizidir. Araştırmalar, agresif, telaşlı, rekabetçi insanların kalp krizi oranlarının, bu davranışları az gösteren insanlardan daha fazla olduğunu göstermektedir. "Hipotalamus'un başlattığı, sempatik sinir sisteminin aşırı uyarılması aynı zamanda aşırı insülin salgılanmasına ve dolayısıyla bu insülinin kanda birikmesine sebep olur. İşte bu durum sağlık açısından hayati önem taşımaktadır. Çünkü, kroner damar hastalığına yol açan şartların hiçbiri, kandaki fazla miktardaki insülin kadar kesin ve yıkıcı bir rol oynamaz." (Acar Baltaş, Zuhal Baltaş, Stres ve Başa Çıkma Yolları, s.159, Remzi Kitabevi, 15. basım)
Bu durum insanın doğal dengesinin dışında olağanüstü bir durumdur. Bu olağanüstü durumun süreklilik göstermesi vücudun doğal dengesini ve sağlığını bozar, çok çeşitli rahatsızlıklara yol açar. Uzmanlar, stresin insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilerini şu temel maddeler altında toplamaktadırlar:
Pişmanlık
Dinsizliğin doğal etkileri olan tevekkülsüzlük, güvensizlik ve gelecek korkusu, insanları maddi ve manevi yönden sürekli yıpratır. Stres ve depresyon, bu yıpratıcı hayatın kaçınılmaz sonuçlarıdır.
  • Kaygı ve Panik: İşlerin kontrolden çıktığı hissine kapılmak.
  • Terleme: Sürekli artan terleme, sık sık banyoyu kullanma isteği.
  • Ses değişmesi: Kekeleme, titreyerek konuşma.
  • Hiperaktiflik: Ani enerji patlamaları, zayıf diabet kontrolü.
  • Uyumada zorluk çekmek: Kabus görmek.
  • Deri hastalıkları: Sivilce, akne, ateş, sedef hastalığı ve egzama.
  • Gastrointestinal belirtiler: Hazımsızlık, mide bulantısı, ülser.
  • Kas tansiyonları: Gıcırdayan veya kenetlenen dişler, çenede ağrı, sırt, boyun ve omuzlarda ağrı.
  • Düşük dereceli enfeksiyonlar: Nezle vb.
  • Migren
  • Hızlı kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı, yüksek tansiyon.
  • Böbrek dengesizliği, su tutma.
  • Solunum bozuklukları, kısa nefesler.
  • Alerjiler
  • Eklem yerleri ağrısı
  • Ağız ve boğaz kuruluğu
  • Kalp krizi
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması
  • Beyin bölgesinde küçülme
  • Kendini suçlu hissetmek, kendine güvensizlik
  • Kafa karışıklığı, doğru yorumlar yapamama, iyi düşünememe, zayıf hafıza
  • Aşırı kötümserlik, herşeyin kötüye gideceğine inanmak
  • Kıpırdamadan bir yerde durmada zorluk çekmek, mutlaka tempo tutmak
  • Konsantre olamama veya konsantrasyon zorluğu çekmek
  • Sinirlilik, alınganlık
  • Mantıksızlık
  • Kendini yardımsız, umutsuz hissetmek
  • Artan veya azalan iştah
Din ahlakından uzak ve onun nimetlerinden habersiz yaşayan insanlar, daima "stres" dediğimiz bu azaba katlanmaya mahkumdurlar. Düşüncelerini, hayata ve olaylara karşı olan bakış açılarını değiştirmedikleri sürece de bundan kurtulmaları mümkün değildir. Bu gerçek, stresle mücadele konusunda uzmanların yaptıkları tavsiyelerden de anlaşılmaktadır. Bu konuda tek bir örnek vermek bile yeterlidir: Örneğin Allah'ın Kuran ahlakında insanlara emrettiği konulardan birisi "öfkeyi yenmektir". Uzmanlar da strese yol açan önemli bir faktör olarak gördükleri öfke hakkında şunları söylerler:
Karşınızdaki insan ne kadar kışkırtıcı olursa olsun sükunetinizi kaybetmeyin. Ne kadar haklı gibi gözükürse gözüksün (kendinizi savunma zorunluluğu hariç) şiddete başvurmayın. (Stres ve Başa Çıkma Yolları, s. 289)
Görüldüğü gibi, huzurlu ve sakin bir yapıya, rahat, güvenli ve endişelerden uzak bir psikolojiye sahip olunduğu takdirde bu tip hastalıklar söz konusu olmayacaktır. Bu bilimsel bir gerçektir. Huzurlu ve rahat bir psikolojinin ancak Kuran'ın yaşanmasıyla mümkün olduğu da açıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder