22 Mayıs 2016 Pazar

Kuran Ahlakı Bencilliği Ortadan Kaldırır

Din ahlakını yaşamayan insanların yalnızca kendilerini düşünmeleri kaçınılmazdır. Bu aslında felsefi bir zorunluluktur, çünkü yaşadıkları sistem bunu gerektirir. Fedakarlık, merhamet, güzel ahlak gibi değerler din ahlakının getirdiği ve ancak dinle birlikte tam anlamıyla yaşanabilecek değerlerdir. Ancak Allah'a ve ahirete iman eden, hesap vereceğini bilen kişiler Allah'ın razı olduğu ve beğendiği bu ahlakı taviz vermeden yaşarlar. Bu nedenle dindar olmayan bir insanın böyle bir ahlakı tam anlamıyla yaşaması imkansızdır. Fakat bunu "toplumda bencil insanlar da vardır, ben onlardan değilim" şeklinde düşünmek, kendi üzerine hiç almamak hata olur. Çünkü eğer din ahlakı yaşanmıyorsa bencilliğin başka bir alternatifi yoktur. Diğer kötü ahlak özelliklerinde olduğu gibi bunun da sebebi aynıdır: Sonsuz bir hayatın varlığına, hesap vereceğine, ceza göreceğine inanmamak ve Allah'tan korkmamak.
Bu nedenle din ahlakını yaşamayan insanlar kendi deyimleriyle "gemisini kurtaran kaptan" tarzında bir yaşam sürerken, çevrelerindeki insanları umursamazlar. Geleceğe yönelik beklentileri daha zengin olmak, daha iyi bir kariyere sahip olmak, daha iyi yaşamak ve bunlara benzer hedeflerdir. Çevrelerindeki kişileri, dostlarını, ihtiyaç sahiplerini düşünmek hatta tüm insanlığa faydalı olmak akıllarına bile gelmez. Çünkü kendilerince, bu fedakarlıkları göstermelerini, bu tür bir ahlakı yaşamalarını gerektirecek hiçbir sebep yoktur. Çevrelerinde de daha farklı bir yapıya rastlamazlar; zaten tüm toplum bu şekildedir. Bu durum da onlara vicdani bir rahatlama sağlar.
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i ‹mran Suresi, 134)
Kısacası din ahlakının yaşanmadığı bir toplumda bencillik kaçınılmazdır. Böyle bir toplumda az ya da çok herkes mutlaka bencildir. Halbuki, bencillik insanın nefsine, ondan sakınması için deneme maksadıyla verilmiş bir özelliktir. Bu durum ayette şöyle belirtilir:
... Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 128)
Genelde bencil insanlar en küçük bir detaydan en önemli konulara kadar herşeyde kendi istedikleri yapılsın isterler. Karşı tarafın isteği ya da hoşnutluğu onlar için önemli değildir. Örneğin yorulduysa hemen oturmak ister ama kendisinden daha yorgun ya da yaşlı veya hasta olan insanların oturmasını önemsemez. Arkadaşlarıyla beraberken en iyi yemek, en iyi yer, en iyi yatak, en iyi kıyafet hep kendisinin olmalıdır. Kendi rahatı için başkaları rahatsız ve huzursuz olacaksa bu da önemli değildir. Kendisi dinlenirken sessizlik ister ama eğlenmek istediğinde rahatsız olan insanları umursamaz; bunu en doğal hakkı olarak görür. İş yerinde, okulda, arkadaşlarıyla ilişkilerinde, evliliğinde hemen her yerde bencilliğin çeşitli türleri ortaya çıkar.Yaşlılar
Zaman zaman din ahlakının yaşanmadığı ortamlardan da istisna olan kişiler çıkabilir. Örneğin, "iyi" bilinen insanlar vardır. Eşine dostuna karşı cömert, fedakar olarak tanınan bu kişiler, aynı zamanda birçok sosyal yardım faaliyetlerinde de sık sık boy gösterirler. Fakat bu tür kişiler çoğunlukla, yaptıkları iyilikleri Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için değil de kendi gururlarının okşanması, iyi ve fedakar bilinmek, övülmek, takdir toplamak için yaparlar. Ayrıca bu kişilerin yaptıkları bağış ve yardımlar da kendi mali durumlarını etkileyecek bir külfet değildir.
İdealist olarak tanınan insanlar da aynı zihniyette bir liderlik yapma, sorumluluk alma isteğine sahiptirler. Amaçları hiçbir zaman Allah'ın rızasını gözetmek, insanlara, topluma faydalı olmak, hizmet etmek değildir. Yalnızca bencil duygularını tatmin etmek, şöhret, övgü, prestij kazanmak uğruna böyle sorumluluklar alırlar, makam ve mevki elde etme peşinde koşarlar. Ciddi anlamda bir çıkarları olduğunda ise gerçek ahlaklarını dışa vururlar.
Din ahlakını yaşamayan toplumlarda, "fedakar" olduğunu düşünen bir kişi bile müminlerin ahlaklarıyla ve fedakarlıklarıyla kıyaslanınca oldukça bencil kalır. Çünkü müminlerin özveri anlayışları onların kavrayışlarının çok üstündedir.
Müminler, kardeşlerinin nefislerini kendi öz nefislerine tercih ederler. Kendileri için istediklerinin daha fazlasını samimi olarak kardeşleri için isterler. Çünkü Kuran'a uymak onlara öyle bir ahlak kazandırmıştır ki; "Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler." (İnsan Suresi, 8) Bu ahlaktan ötürü müminler ayetin ifadesiyle "erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına"((Nisa Suresi, 75) mücadele ederler, yalnızca kendilerini düşünmek yerine herkesin sorumluluğunu alıp, büyük düşünürler.
İşte din ahlakı tam anlamıyla yaşandığı takdirde toplumsal ilişkiler de fedakarlığa dayalı olacak, pek çok sorun ortadan kalkacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder