22 Mayıs 2016 Pazar

Uyuşturucu Sorunu Kalmaz

"Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan 1997 Uyuşturucu Raporunda dünyada 200 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı belirtildi..." (27 Haziran 1997, Yeni Yüzyıl Gazetesi)
Hemen her gün, dinlenilen haberlerde veya okunan gazetelerde uyuşturucu ile ilgili bir haber olması günümüzde artık olağan karşılanan olaylardan biridir. Oysa biraz düşünüldüğünde yeryüzündeki canlılar arasında en şuurlu varlık olan insanın birkaç miligramlık bir maddeye onsuz yaşayamayacak, o olmadığında bilincini yitirerek, kriz geçirecek derecede bağımlı olması çok anormal bir durumdur. Üstelik bu insanların sayısının azımsanmayacak derecede olduğu da göz önüne alındığında durum iyice şaşırtıcı hale gelir.
"Bir kere denemekten hiçbir şey olmaz" mantığıyla başlayıp kısa zamanda uyuşturucu müptelası haline gelen insanların tamamı bilinç altında bir isyan ruhu taşımaktadırlar. Çünkü genelde uyuşturucuya başlamanın kendilerince makul sebepleri vardır. Şahsi iradesizliklerini ve zayıflıklarını görmezlikten gelip tüm suçu çevreye verirler. Aile ortamında yaşanan huzursuzluklar, okuldaki veya işteki başarısızlıklar, çevreyle uyumsuzluklar, maddi olanaksızlıklar, olayların istedikleri gibi gelişmemesi veya herhangi bir sebepten dolayı canlarının sıkılması bu kişilerin isyana yönelmeleri için yeterli olmaktadır. Artık bundan sonra karşılarına çıkan herşeyi kötü, olumsuz olarak değerlendirmeye başlarlar. Gittikçe bunalımlı ve karanlık bir ruh haline girerler.
Uyşturucu
Uyuşturucu
Din ahlakı yaşandığında bu görüntüler ortadan kalkar. İnsanlar mutluluğu uyuşturucuda değil, güzel ahlakta, Allah'ın rızasına uygun işler yapmakta ararlar.
Hayatta kendilerini herşeye karşı çok güçsüz hissederler, gerçekten de Allah'ı dost olarak tanımadıkları için hiçbir dayanakları yoktur. Tek çözümün herşeyi unutmak, şuuru tamamen kapatıp kendinden geçmek olduğunu düşündükleri için her geçen gün uyuşturucunun dozunu biraz daha artırır, kendi elleriyle ölüme hızla yaklaşırlar. Bütün bunlarla birlikte ölümden sonra asıl hayatın başlayacağına inanmadıkları ve yok olacaklarını düşündükleri için kendilerince dolu dolu yaşayıp eğlenmek istedikleri dünya hayatının bu derece kabusa dönmesi ve her geçen gün hem bedenen hem de ruhen çökmeleri onları daha da çıkmaza sokar.
İşte içinde bulundukları bu korkunç ruh hali, bunalımları, kinleri, öfkeleri, isyanları, Allah'ın rızası yerine nefislerini tercih etmelerinin, yani vicdanlı davranmamalarının onlara dünyadaki karşılığıdır aslında.
Oysa Allah insanlara akıl, irade, vicdan vermiş ve Kendi rızasına uygun olarak hareket edildiğinde hem dünyada hem ahirette güzellikler vaat etmiştir. Ancak bunun tersini yaşamayı tercih edenlere de dünyada da ahirette sıkıntı isabet etmektedir. İşin gerçeği; Allah'a yakınlaşmak için yol arayan hem Allah'ı hoşnut ederek sonsuz cennet yurduna girmeyi umabilir hem de dünyada rahat ve huzurlu bir yaşam sürer.
Haberler
Uyuşturucu sorununu yalnızca adli tedbirlerle çözmek dünyanın hiçbir yerinde mümkün olmamıştır. Bu belanın çözümü, insanların Allah korkusunu ve haramdan kaçınmayı bilmeleridir.
Yerlerin, göklerin ve bu ikisi arasındaki herşeyin Rabbi olan Allah'a samimi bir yakınlık içinde olmak elbette ki o kişi için olabilecek en büyük destektir. İşte bu yüzden müminler dünyanın en güçlü ve en dayanıklı kişileridirler. Aynı zamanda iradeli ve şuurları son derece açık insanlardır. Bu tip bir zayıflığa düşmeyecekleri gibi, kendilerine de asla böyle bir acizliği yakıştırmazlar. Onları böylesine güçlü ve iradeli kılan şey ise Allah'a olan imanları ve O'nun gönderdiği hak dine olan bağlılıklarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder