22 Mayıs 2016 Pazar

Stresten Kaynaklanan Bağışıklık Sistemi Hastalıkları

Stresle, bağışıklık sistemi arasında yakın bir ilişki vardır. Fizyolojik stres, bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir etki yapar ve bağışıklık sistemini çökertmeye çalışır. Stres altında olan beyin, vücutta kolesterol hormonu üretimini artırır ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Diğer bir deyişle beyin, bağışıklık sistemi ve hormonlar birbirleriyle ilişki içindedirler. Bu konuda uzmanlar şöyle demektedir:
Psikolojik veya fiziksel stres konusundaki çalışmalar uzun süren yoğun bir stresle karşılaşıldığı zaman hormonal dengeye bağlı olarak bağışıklık cevabında bir düşüş olduğunu ortaya koymuştur. Kanser dahil birçok hastalığın ortaya çıkış ve şiddetinin hayat stresleriyle ilişkili olduğu bilinmektedir. (Stres ve Başa Çıkma Yolları, s.169)
İşte bu yüzden de sağlıklı bir beyin, rahat ve huzurlu bir ruh hali vücudun genel sisteminin de güçlenmesini sağlar. Bu da hastalık oluşturacak nedenlerin ortaya çıkmasını engeller. Allah'a iman eden, Kuran ahlakının kazandırdığı bakış açısını ve ruh halini yaşayan bir insanın, akıl sağlığı da bağışıklık sistemi de güçlü olur. Böyle bir kişi için herşeye, her olaya olumlu yaklaşmak bir ibadettir. Tevekküllü ve umut dolu bir ruh hali Kuran'da müminlere öğütlenen bir tutumdur. Kuran'a uygun bakış açısı müminlere ahiretlerini kazanmalarına yol açtığı gibi onların dünyada da mutlu, sağlıklı, neşeli ve güzel bir yaşam sürmelerini sağlar. Bu, Allah'ın kendisine yönelip dönenlere ve dinine sarılanlara vaat ettiği sonsuz nimetin dünyadaki bir parçasıdır. Elbette ki bu, imanlı bir insanın hastalığa yakalanmayacağı ya da zorluklarla muhatap olmayacağı anlamına gelmez. Ancak müminler stres, moral bozukluğu gibi bir durumu hiçbir zaman yaşamadıkları için diğer insanlara kıyasla, hastalıklara yakalanma riskleri de daha düşük olacaktır.
Önemli bir noktayı daha belirtmek gerekir: Elbette insanlar din ahlakını, hastalıklara yakalanmamak için yaşamazlar. Ama insanların karşılaştıkları olaylarda Allah'a tevekkül etmeleri, O'nun emrettiği din ahlakını yaşamalarının bir sonucu olarak ruhen ve bedenen sağlıklı bir hal ortaya çıkar. Yani müminlerin sağlıklı insanlar olmaları, güçlü bir imana, manevi yönden kuvvetli insanlar olmalarına bağlı olarak oluşan bir durumdur.
Vahşet
Öfke ve öfkenin doğurduğu şiddet, dinsiz toplumun temel özelliklerinden biridir. İnsanlar kibirli, hırslı ve tamahkar oldukları için, en küçük bir çıkar çatışmasında birbirlerinin boğazına sarılırlar. Herkes patlamaya hazır bomba gibidir. Oysa Kuran ahlakının yaşandığı bir toplumda bütün bunlar ortadan kalkacaktır. Allah, bu ahlakı yaşayan müminleri şöyle tarif etmektedir:
"Onlar... öfkelerini yenenler ve insanlardaki haklarından bağışlama ile vazgeçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever." (Al-i İmran Suresi, 134)
Çalışanlar
Zulüm
Dinden uzak yaşayan insanlar, stresin kendilerine verdiği tahribatın boyutları üzerinde düşünmez ve bu yaşantı şeklini hayatın doğal süreci olarak kabul ederler. Oysa öfke, kıskançlık, stres, bunalımlar insan üzerinde hem psikolojik hem de fiziksel açıdan ciddi tahribatlara yol açmaktadır.
Sonuç olarak bugün 21. yy insanının yapması gereken şey daha fazla kayba uğramadan fıtratına (yaratılışına) dönmesi ve din ahlakını yaşamasıdır. Aksi takdirde hem dünyada hem de ahirette zarara uğrayan kendisi olacaktır. Dünyada yaşadığı psikolojik ve manevi sıkıntıların yanı sıra beden sağlığını da yitiren böyle bir insan Kuran ahlakını yaşamaması sebebiyle sonsuz hayatını çok daha büyük sıkıntılarla geçirmek zorunda kalacaktır. Müminler ise onlara kıyasla Allah'a olan sadakatleri ve din ahlakına olan bağlılıkları sebebiyle her zaman kazançlı olarak nimetler ve mutluluk içinde yaşayacaklardır.
De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır...
(Enam Suresi, 64)
çiçek bahçesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder